Kaliteli üstün metodu ile İngilizce eğitimi veren Londra yaz okulu programımızda sizleri de görmek istiyoruz.

Londra Yaz Okulu programını seçen öğrencilerimizi, sıkıcı, uygarlıktan izole edilmiş köy, kasaba gibi küçük yerleşim birimlerinde değil; eğitimin, teknolojinin, sanatın, eğlencenin, ticaretin, müziğin ve sporun başkentinde, Londra’nın merkezinde barındırıyor ve programlarımızı başkentte yürütüyoruz. Çoğu programlar gibi 2 tam + 1 yarım gün gezi değil, haftanın 7 günü, her gün öğleden sonraları kültür ve eğlence dolu aktiviteler sunuyoruz.
 

2024 Londra Yaz Okulu Programımız

 
Şehir: Londra – Merkez
 
Semt: Londra Richmond aile yanı (Richmond Londra’nın en elit semtlerinden biridir) ve Londra Paddington’daki özel öğrenci yurdumuz.
 
1 Aylık Program: 29 Haziran – 27 Temmuz 2024
15 Günlük Program: 3 Ağustos – 17 Ağustos 2024
 
 
Ders: Haftada 15 saat, 2 hafta – 30 saat / 4 hafta – 60 saat, pratik ağırlıklı uluslararası sınıflarda İngilizce kursu.
 
Yaş: Tüm öğrencilere açıktır, yaş limiti yoktur.
 
  • 1 Aylık Aile Yanı Konaklama Paket Fiyat: 6000 Sterlin (Pound)
  • 1 Aylık Yurtta Konaklama Paket Fiyat: 6500 Sterlin (Pound)
  • 15 Günlük Aile Yanı Konaklama Paket Fiyat: 4000 Sterlin (Pound)
  • 15 Günlük Yurtta Konaklama Paket Fiyat: 4300 Sterlin (Pound)

 

İşte Türkiye’nin zengin içerikli yaz okulu programı (Örnek programdır) Londra yaz okulu güncel programımızı buradan indirebilirsiniz

Ücretlere Neler Dahil?

Londra Richmond

İngilizce eğitim + kayıt bedelleri

Dahil

Tüm geziler, müze, park giriş bedelleri

Dahil

Özel oda aile / yurt barınma + Sigorta

Dahil

Kahvaltı + akşam yemeği

Dahil

Öğle yemeği

Vize – transfer – Gidiş dönüş uçak bileti

Dahil

Travelcard / Metrocard şehir içi ulaşım

24 saat acente yönetici refakatı

Dahil

Ders kitap bedelleri

Dahil

West End Müzikal bedeli

Dahil

Vize danışma ve tüm işlem bedelleri

Dahil

Londra Yaz Okulu Programına Hazırlık: Bir Londra yaz okulu organizasyonu ile tekrar birlikteyiz. Hareket tarihimizden 15 gün önce velilerimize gönderdiğimiz bilgiler ışığında, Londra’ya uçuşumuzu gerçekleştireceğimiz havalimanında velilerimiz ve öğrencilerimizle birlikte toplanıyoruz. Yaz okulu programımız hakkında brifing verdikten ve programla ilgili tüm sorularına yanıt getirdikten sonra velilerimizle vedalaşıyor ve pasaport kontrolü için gümrük kapısına giriş yapıyoruz.

1.Gün Cumartesi: Uçağımızda yerimizi aldıktan sonra ortalama 3,5 saat sürecek yolculuğumuza başlıyor ve Londra’ya ulaşıyoruz. Avrupa’nın başkenti Londra’ya hoş geldiniz. Hep birlikte özel otobüsümüzle havalimanından bir grubumuz yurdumuza, diğer grubumuz da Londra’nın en elit ve en güvenli semtlerinden biri olan Richmond’da evleri bulunan İngiliz ailelerimize hareket ediyoruz. Uyum eğitimi ve çevreyi tanıma gezisinden sonra Londra’daki ilk günümüzü yorgun olacağımız için biraz erken noktalıyoruz.

2.Gün Pazar: Günaydın. Londralı olmaya hazır mısınız? O halde bizi izleyin. Haftalık Travelcard’larınızı istasyonlardan satın alıyoruz ve bugün Londra’nın en renkli, en ucuz ve bir cadde üzerinde kurulu en büyük pazarı Petticoat Lane’e alışveriş için gidiyoruz. Burada 2,5 saat süre ile serbestsiniz, çünkü alışveriş sırasında rahat bir ortamda İngilizce konuşmanızı istiyoruz. Burası çeşitli hediyelik eşyaların ve diğer kişisel ihtiyaçları ucuza satın alabileceğiniz en güzel pazarlardan bir tanesidir.

Öğle Yemeği Önerimiz: Pazarda sarımsak sosu ile kızartılmış deniz ürünlerinden mutlaka tatmalısınız.

Öğle yemeğinden sonra sonra, sırasıyla Holborn, BBC, Waldorf Astoria (Hilton) oteli önünden yürüyerek opera ve müzikalleri ile ünlü Wellington Caddesi’ne, oradan Covent Garden’a geçiyoruz. 13. Yüzyıl atmosferinde sokak şovları, klasik bir müzik sunuları, el sanatları sergisi, stantlar, kafeler sizi cezbedecek. Trafiğin sağdan işlediği Savoy Otel’in önünden sonra akşam yemeğimiz için evlerimize dönüyor ve ertesi gün başlayacak eğitimimiz için günümüzü noktalıyoruz.

3.Gün Pazartesi: Bugün İngilizce eğitimimizin ilk günü. İngiliz öğretmenlerin yapacağı seviye belirleme sınavından sonra uygun bir sınıfta İngilizce eğitimine başlamış olacaksınız. Tüm dünya ülkelerinden İngilizce öğrenmek için okulumuza gelen öğrencilerin bulunduğu sınıflara dahil olarak okulunuzda almış olduğunuz gramer eğitimini bundan sonra burada pratiğe dökme şansınız olacak. Program sonunda da öğrencilerimiz gerçek bir dil okulunun eğitim sertifikasına sahip olacaklar.

Londra’ya tekrar hoşgeldiniz: Bugün Londra’da olduğunuzu size hissettirmek istiyoruz. Kapalı eğlence mekanında Müzik Megaplex HMV Store, bowling, yüzlerce son teknoloji elektronik oyun, simülatörler, sanal oyunlar, bilgi ve beceri oyunları, şans oyunları, dev ekran sinema ekranı, hobi shop’lar, hepsi sizi bekliyor. İyi eğlenceler.

4.Gün Salı: İngilizce ders ve öğle yemeğinin ardından 600 odası, 400 idari yöneticisi, 100 kadar da yarım gün çalışan elemanı bulunan Kraliyet ailesinin resmi konutu Buckingham Palace’a hareket ediyoruz. Grup fotoğrafı çekildikten sonra muhteşem bir çevre düzenlemesine sahip St. James’s Park’a geçiyoruz.

Saat 16:00 da Kraliyet atlı muhafızların (Horse Guards’ın) 1700’lü yıllardan beri süregelen bir geleneğine, muhafız denetlenme ve değişim törenine şahit olacağız. Bu törenden sonra 1732’den beri İngiltere başbakanının resmi konutu, hemen hemen her gün BBC haber bültenlerinde göreceğiniz ve TV spikerlerin canlı yayınlarını sundukları, zaman zaman da protesto gösterilerine ev sahipliği yapan Downing Street No:10, sizlere tanıtacağımız önemli politik merkezler arasında yer alıyor.

Whitehall Caddesi boyunca kuzeye yürüyerek Londra’nın kalbi Trafalgar Square’e ulaşıyoruz. Bir ara sizlere buradaki St. Martin-in-the Fields kilisesi ile ilgili açıklamalar yapacağız. Trafalgar meydanı, yeni yılda saat 00:00’ı gösterdiğinde tüm halkın yeni yıl coşkusunu dondurucu soğuğa aldırmadan birbirlerini havuza atarak kutladıkları tarihi bir mekandır. Akşam yemeğimiz için buradan evlerimize geri dönüyoruz.

5.Gün Çarşamba: İngilizce ders ve öğlen yemeğinden sonra geleneksel çift katlı otobüslerle uzun Oxford Caddesi boyunca seyahat ediyoruz. Bir zamanlar Buckingham Sarayının kapısı olarak kullanılan ama gelişen teknoloji sebebi ile işlevini yitiren Marble Arch’ı ziyaret ettikten sonra, Hyde Park’a geliyoruz. 1872 yılından beri insanların özgürce fikirlerini beyan ettiği Hyde Park Speaker’s Corner’dan sonra sıra St. Serpentine Gölü’nün eşsiz manzarasına geliyor. Burada arkadaşlarınızla birlikte gölde kayık ya da deniz bisikletleri ile dolaşmak (ekstradır) iyi bir fikirdir. Dileyen arkadaşlarınız ağaçların gölgesinde müzik dinleyebilir, kitap okuyabilir ve çimlere uzanarak yorgunluklarını atabilirler.

Rotamızı şimdi de Londra’nın en elit semtlerinden biri olan Knightsbridge’e çeviriyoruz. Orta doğunun en zengin en varlıklı ailelerinin özel lüks araçlarıyla gelip alışveriş yaptığı ünlü Harrods mağazası ziyaretinizi bekliyor. Harrods, alışveriş yapmasanız bile mutlaka görmeniz gereken önemli bir yer. Lady Diana ve Dodi El Fayed için ayrılan köşeyi görmenizi tavsiye ediyoruz.

6.Gün Perşembe: İngilizce derslerinin ardından alacağımız öğle yemeğinden sonra bugün Embankment istasyonuna metroyla ulaşıyoruz. Ünlü Thames Nehrini köprüyle geçtikten sonra South Bank’a ulaşıyoruz. Thames Nehri kenarından yürüyerek, yol boyu tek kişilik gösteri yapan şovmenler ilginizi çekecek. London Eye için sıraya girmeden önce ayakta Londra ile ilgili 4 boyutlu bir sinema şölenine şahit olacaksınız. Kısa bir bekleyişten sonra kabinlere binerek tüm Londra’yı kuşbakışı buradan izliyoruz. Fotoğraf makinelerinizde yeteri kadar bellek bulunduğuna emin olun çünkü karşılaşacağınız manzara gerçekten sizi etkileyecek.

London Eye’dan sonra Royal Festival Hall ve hemen altında bulunan Londra’nın ikinci büyük kapalı eğlence merkezine sizleri götürüyoruz. Akşam yemeği için evlerimize dönüyoruz. Bu akşam biraz adrenalin diyoruz ve sizleri hayaletleri ile ünlü Ham House’a götürüyoruz. Kapılarının akşam ziyarete kapandığı evi dışardan gözlemlemek bile ürkütücü. Bu heyecanı hep birlikte yaşayacağız.

7.Gün Cuma: Bugün haftanın son okul günü. İngilizce dersi ve öğle yemeğinin ardından müzeler semti olarak anılan South Kensington’a hareket ediyoruz. Bugün bilim günümüz. İngiltere’nin en ilgi çeken müzelerden bir tanesi olan The Natural History Museum’da muhteşem bir bilim şöleni sizi bekliyor.

New York’taki American Natural History Museum’un bir benzeri olan bu müzedeki incelememize, bahçesinde dikili duran taşlamış ağaç fosili ile başlıyoruz. Sırasıyla, dinozor galerileri, memeliler, büyük küçük tüm deniz canlıları, böceklerin gizli dünyası, kuş galerileri, tektonik yer faaliyetlerinin anlatıldığı dünya galerisi, lavlar altında kalmış hayvan ve insan cesetleri, deprem odası, insan evrimi, doğal taşlar galerisi, meteor taşları ve örnekleri, ekoloji galerisi, kısacası bugün Londra’da kültüre ve fen bilgisine doyacaksınız. Bugün sizi bu müzede epey yoracağız.

8.Gün Cumartesi: Günaydın. Bugün hep birlikte yurdumuza yakın tren istasyonundan aylar öncesinden rezerve ettiğimiz ekspres hızlı trenimizle tüm İngilizler’in hafta sonlarında adeta akın ettiği şirin bir sahil şehrine Brighton’a yolculuk yapıyoruz. Hove ile birlikte 2000 yılında kasabalıktan şehir statüsüne yükselen bu yerleşim birimini çok seveceksiniz. Royal Pavilion önünden geçerek şehrin eski bölümlerinde sizleri yürüteceğiz. Akdeniz çizgisinin korunduğu bu bölgede küçük alışverişleriniz için sizleri bir süre serbest bırakacağız.

Bu turumuzdan sonra sabırla beklediğinizi bildiğimiz Palace Pier’e hareket ediyoruz. Bu büyük iskelede neler yok ki. İskele üzerinde pek çok bilgisayar oyununun yanında, şans ve beceri oyunlarında hünerlerinizi sergileyebilir, mini lunaparktaki Crazy Mouse, Radar, Alabora, Kamikaze, Santrifüj gibi bildiğiniz ya da hayatınızda ilk defa gördüğünüz oyuncaklara binebilirsiniz (ekstra ücretlidir).

Dileyen öğrencilerimiz şehir merkezinde bulunan Sea Life Center’da denizlerdeki yaşamı yakından inceleyebilir, köpekbalıkları da dahil, buradaki canlılar hakkında bilgi sahibi olabilirler (ekstradır). Tüm bu aktiviteler de cazip gelmezse, yapılabilecek en güzel şey belki de iskeledeki şezlonglarda ya da çakıl taşlı sahilinde Fransa’ya veya Manş Denizi’ne karşı ayaklarınızı uzatarak güneşlenmek ve dinlenmek olabilir.

Öğle Yemeği Önerimiz: İngilizlerin ünlü yemeği fish & chips’i (balık ve parmak patates) malt sirkesi ile öneriyoruz. Kızarmış mantarı da iskeledeki balık restoranında mutlaka denemelisiniz.

Akşam yemeğimizi Brighton’da aldıktan sonra tekrar aynı trenle Londra’ya evlerimize geri dönüyoruz.

9.Gün Pazar: Bugün Londra’daki ikinci pazarımız. Bir taşla iki kuş vuralım diyoruz ve sizi pek çok ünlü kupa finallerine ve konsere ev sahipliği yapmış ünlü Wembley Stadium’a götürüyoruz. 90000 izleyici kapasitesine sahip tamamen yenilenmiş Avrupa’nın bu en büyük stadyumunda 90 dakikalık bir tura katılabilirsiniz. (Her öğrencimiz ilgilenmediği için isteğe bağlı ve ekstradır). Stadyum turu cazip gelmeyen bayan öğrencilerimiz, stadyumun hemen yanında kurulu Wembley Pazarından ucuz alışveriş olanaklarından yararlanabilir.

Öğle Yemeği Önerimiz: Hint mutfağının en iyi örneklerinden olan “Chicken Tikka”yı mutlaka deneyin. İddia ediyoruz bu tat belleklerinizden kolay kolay silinmeyecek.

Sırada Prenses Diana ve Prens Charles’ın dünya evine girdiği ünlü St. Paul Kilisesi var. İngilizler’in Mimar Sinan’ı olarak kabul edilen Sir Christopher Wren’in bu kiliseyi inşa ederken yaşadıklarını size burada ayrıca anlatacağız. Pazar günümüzü burada noktalıyor ve akşam yemeğimiz için evlerimize dönüyoruz.

10.Gün Pazartesi: İngilizce ders – öğle yemeği rutininden sonra sizi dünyanın en büyük müzelerinden biri olan British Museum’a götürüyoruz. Okulumuzdan yürüyerek ulaşacağımız bu müzede neler yok ki. Erken Bronz çağından Roma imparatorluğuna kadar her döneme ve her medeniyete ait 80000’in üzerinde tarihi eser ve irili ufaklı toplam 7 milyon obje incelememizi bekliyor. Hepsini tek bir güne sığdırmak elbette olanaksız. Bu nedenle en çok ilginizi çeken yapıtlara odaklanıyoruz. Sırasıyla Osmanlı paraları, antik Yunan medeniyetinden günümüze kadar ulaşmış, ülkemizde de görmeye alıştığımız ancak hangi amaçla kullanıldığını bilemediğiniz yapıtları sizlere bu müzede açıklayacağız. Bir mumyanın yapılışı, Mısır galerisi, 4000 yıllık bozulmadan günümüze gelen ve Firavun olduğu iddia edilen insan cesedi, Afrika, Japon, Çin, Kore, Yunan, İslam eserleri galerileri, muhteşem kütüphanesi başınızı döndürecek kadar güzel.

Bir sonraki durağımız, teknoloji caddesi Tottenham Court Road. Son model telefonlardan mp3 çalarlara, dijital fotoğraf makinelerinden, kişisel bilgisayarlara kadar yüzlerce çeşit elektronik gereci burada uygun fiyatlarıyla bulabilirsiniz. Eve dönüş zamanı diyor ve Tottenham Court Road’dan ayrılıyoruz.

11.Gün Salı: İngilizce eğitiminin ilk haftasını geride bıraktık. Öğrencilerimiz bu noktada yavaş yavaş özgüven kazanıyorlar. Her zamanki gibi öğle yemeğimizi aldıktan sonra Londra’nın en ünlü ve en elit caddelerinden biri olan Regent’s Street’e kadar birlikte yürüyoruz. İlk durak her yaşta çocuk olmayı sevenlerin buluşma noktası Hamleys. Burası onbinlerce çeşit oyuncağı bir mağazada görebileceğiniz tek yer. 200 yıllık geçmişe sahip olan bu mağazayı ve sürprizlerini çok seveceksiniz. 130 yıllık geçmişi olan Liberty of London mağazası, 1960’lı yıllarının moda merkezi olan Carnaby Street ki bu caddede hala çılgın takı ve kıyafetler bulabileceğiniz butikler ve mini kafeler bulunuyor buraları hep sırayla keşfedeceğimiz mekanlar arasında yer alıyor.

Meyve ve yiyecek tezgahların yolu kapladığı, Londra’da filmlere konu olan renkli Soho üzerinden tiyatro ve dünyaca üne sahip şovların sergilendiği Shaftesbury Avenue’ya ulaşıyoruz. Buradaki şovlar hakkında sizleri bilgilendirdikten sonra yolumuz Çin mahallesine düşüyor. İşte burada kendinizin Londra’da olduğuna bir kez daha inandırmanız gerekiyor. Restoranların vitrinlerinden baş aşağı sarkan kafaları kesilmeden asılı duran kızarmış ördeklerle birlikte etraftaki Çin motifleri hayal gücünüzü zorlayacak. Öyle ki telefon kulübeleri bile burada Çince. Yoruldunuz, artık eve dönme zamanıdır.

12.Gün Çarşamba: İngilizce dersimize katıldıktan ve öğle yemeğimizi aldıktan sonra 1971 yılında dünyada ilk kez Londra’da kurulmuş olan Hard Rock Cafe’ye uzanıyoruz. Dünyaca ünlü pop ve rock yıldızlarının orijinal kostümlerinin, giysilerin, el yazılarının, şarkı sözlerinin, özel eşyalarının, çaldıkları enstrümanların, ödüllerinin ve orijinal plaklarının sergilendiği bu mağazada, Hard Rock Cafe London yazan tişört, kazak, şemsiye, şapka, rozet gibi çeşitli hediyelik eşyaları ister kendiniz, ister yakınlarınız için satın alabilirsiniz. Satış mağazasının hemen altında bulunan Vault, adeta pop / rock müzesi tadında. Burayı mutlaka görmelisiniz. İyi haber şu: Burada dilediğiniz kadar resim çekebilirsiniz ve çekmelisiniz de. Wellington Arch üzerinden yürüyerek St. James’ Park’ta biraz mola veriyoruz. Bu molaya ihtiyacınız olacak çünkü yürüyüş yolumuz bugün biraz uzun. Prens Charles’in resmi konutu St James’s Palace’ın önünden geçtikten sonra St. James’s Park metro istasyonundan evlerimize dağılıyoruz.

13.Gün Perşembe: İngilizce dersimiz ve öğle yemeğinden sonra buluşma noktamızda rutin yoklamamızı alıyor ve Tower Hill istasyonu için yola koyuluyoruz. İstasyon çıkışında 13. Yüzyıldan günümüze kadar ulaşan Roma duvarlarının hemen önünde bulunan şehrin ikinci büyük güneş saatini sizlere tanıtıyoruz. Saatin çevresinde Londra’nın tarihi ile ilgili kronolojik bilgileri sizlerle burada paylaştıktan sonra tarihi 1078 yılına dayanan Tower of London’ın yanından geçerek, St Katharine’s Dock’a ulaşıyoruz. Burası lüks yatların ve rezidansların adeta gizlendiği çok güzel düzenlenmiş bir bölge. 1828’den beri değişmeyen atmosferi ve çiçeklerle bezenmiş çok otantik bir pub-restoran olan Dickens Inn’de resim almak iyi bir fikirdir.

Marinanın Thames nehrine açılan kapısında önemli bir coğrafik olayı sizlere göstereceğiz. Biraz ilerde bu kez şehrin en büyük güneş saatini göreceğiz. İşte bu noktada İngiltere ve Londra’nın sembolü olan Tower Bridge’i arkaya alarak her yıl olduğu gibi bir grup fotoğrafı alıyoruz. Sırada Tower Bridge var. Köprünün ortasına kadar giden öğrencilerimiz Londra’nın unutulmaz sembolünü doyasıya görüntülemenin keyfine varıyorlar. Tower of London’ın önünde buluşarak hediyelik eşyaların satıldığı turistik dükkanda biraz oyalanıyor ve tekrar metro istasyonuna ulaşıyoruz. Akşam yemeğimiz için ailelerimiz bizi bekliyor.

14.Gün Cuma: Bugün haftanın son İngilizce dersini yaptıktan ve öğle yemeğini yedikten sonra öğrencilerimizi kompozisyon (writing) becerilerini ölçmek için Victoria Albert Museum’a götürüyoruz. Dünyanın en büyük dekoratif sanat ve dizayn koleksiyonunu barındıran müzedeki 145 galeri öğrencilerimizin keşfini bekliyor. 5000 yıl önceden günümüze kadar geniş yelpazede sunulan gümüş, seramik, cam, ortaçağ eserleri, demir işleri, mobilya, mücevherat, çeşitli kostümler, heykel gibi pek çok eserden en çok beğendiğiniz 1 tanesi hakkında bizlere İngilizce kompozisyon yazmanızı istiyoruz. Bizlere yazmış olduğunuz bu kompozisyonlar daha sonra öğretmenleriniz tarafından değerlendirilecek ve eksik noktalar sizlere iletilecek. Müzenin bahçesinde bulunan havuzun yanındaki kafe’de dinlendikten sonra eve dönüş için yola çıkıyoruz. Akşam yemeğinden sonra grubumuzu topluyor kaldığımız bölgenin en elit merkezlerinden biri olan Teddington bölgesine sizleri götürüyoruz.

15.Gün Cumartesi: İlk 2 haftayı geride bıraktık. Londra’da daha görmemiz gereken çok ama çok yer var. Bugün sizleri çok seveceğiniz bir yolculuğa çıkaracağız. Embankment İskelesinden bineceğimiz gezi tekneleri ile Thames Nehri’nin üzerinden Greenwich’e ulaşıyoruz. Bu nehir gezisi süresince İngiliz rehberlerin açıklamaları eşliğinde Thames Nehri’nin her iki yakasında bulunan önemli merkezler hakkında bilgilendirileceksiniz. Gezi süresince Londra’nın sembolü Tower Bridge dahil pek çok ünlü merkezi nehirden izleyecek bunları görüntüleyeceksiniz. Greenwich’e ulaştığımızda bizleri denizlerin Ferrari’si olarak adlandırılan 19. Yüzyıl çay gemisi Cutty Sark karşılıyor. Mayıs 2007’de çıkan yangından sonra ne yazık ki orijinalliğini büyük ölçüde yitirdi. Greenwich Park’ta dinlendikten sonra Londra’da ender bulunan dik yokuşlarından birine tırmanarak Royal Observatory’e ulaşıyoruz. Sıfır meridyeninin geçtiği ve dünyanın doğuya ve batıya bölündüğü bu noktada sizlere çok önemli coğrafi bilgiler vereceğiz. Kraliyet Gözlem Evi’nde başlayan turumuz sırasıyla planetaryum şovu, 28 inç teleskop, zaman topu, astronomi galerisi, zaman galerilerini ziyaret edecek, tüm dünya gibi kol saatlerinizi burada tekrar ayarlayacaksınız. Müze çıkışında bulunan mağazada astronomi ile ilgili satılan hediyelik eşyalar dikkatinizi çekecek. Sırada Greenwich Market var. Burası deniz ve denizcilikle ilgili pek çok hediyelik eşyanın yanı sıra CD ve kitapların, elişlerinin satıldığı aynı zamanda ülkesel tadların sergilendiği cıvıl cıvıl bir mekandır. Öğrencilerimiz burayı çok sever.
Öğle Yemeği Önerimiz: Greenwich Market dünya mutfağının pratik örneklerini bulabileceğiniz çok renkli bir mekandır. Gözünüze kestirdiğiniz bir yiyeceğin önce tadına bakabilir, ardından satın alabilirsiniz.
Öğle yemeğinden sonra sıra, daha önce üzerinden ve yanından geçtiğimiz Thames Nehri’nin bu kez altından geçmeye geldi. 60 kişilik kubbe asansörlerle nehrin dibine iniyor ve Greenwich Foot Tunnel ile nehrin altından yürüyerek karşı yakaya geçiyoruz. Buradaki parkta da nehirde şahit olacağımız metrelerce yükseklikte yaşanan gel-git olayının sebeplerini açıkladıktan sonra 21. Yüzyılın %100 bilgisayarlarla kontrol edilen insansız ulaşım aracı Docklands Light Railway’e biniyor eskinin gecekondu mahallesi, günümüzün finans merkezi olarak hizmet veren Canary Wharf bölgesine ulaşıyoruz.

İngiltere’nin en yüksek gökdelenlerinin bulunduğu bu bölge New York Manhattan’ın bir bölümünü çağrıştırıyor adeta. Lüks bar ve restoranları, muhteşem peyzajı ve çok büyük alışveriş kompleksleri ve 2000 yılında hizmete giren ultra lüks metro istasyonu ile gelecekteki Londra hakkında sizlere ipuçları veriyor. Akşam yemeğimiz için bu kez evlere değil Leicester Square’in renkli atmosferine gidiyoruz. Cumartesi gecesi Leicester Square’in temposu başınızı döndürecek ve Londra’ya bir kez daha hayran kalacaksınız.

16.Gün Pazar: Bugün biraz daha geç kalkmak isterdiniz ancak ziyaret edeceğimiz yeri bildiğiniz için kendi kendinize uyanacaksınız. Bu özel “adrenalin” merkezinde neler yok ki. Sınırsız biniş hakkı veren modern eğlence merkezini Safari Sky Way’i yani hafif raylı sistemle önce keşfedelim. Eğer siz de Dragon River’da kütük ile son hızla su kanallarından aşağıya inmek, Vampir ile uçarcasına bir yolculuğa çıkmak, Calamity Canyon’da hızlı trene binmek, Juggler’la sallanmak, Mistik Mısır’da yılanların içinden geçerek hayaletlerle karşılaşmak (İngilizler hayaletlere takmış durumdalar), Revenge ile ıslanarak dünyaya tersten bakmak, kalyonla uçmak, Professör Bubble’ın fabrikasını ziyaret etmek, Rattle Snake ile dengenizi yitirmek, Land of Dragonla nefesinizi kesmek, parkın gözdesi Kobra ile yılanın sırtında uçmak istiyorsanız, tüm gün sizin.

Bunlardan hoşlanmazsanız uzaktan kumandalı arabaları ve suda yüzen tekneleri kumanda edebilir, yetenek oyunlarında şansınızı ve yeteneğinizi test edebilirsiniz. Eğer atraksiyonlardan biraz zaman bulabilirseniz birçok hayvan türünün bulunduğu hayvanat bahçesini mutlaka ziyaret edin ve saatli şovları kaçırmayın. Kısacası Chessington World of Adventure, yoğun bir çalışma yılı ardından deşarj olacağınız, gönlünüzce eğleneceğiniz çok güzel bir mekan. Deren Koray’dan size bir hatırlatma daha: Parkın yüksek olan giriş ücreti program bedeli içinde dahil ediyoruz, çoğu firma gibi sizden ekstra bedeller almıyoruz. Dolayısı ile bugün dilediğiniz gibi harcama yapabilirsiniz. Size sadece eğlenmek, parkın keyfini çıkarmak kalıyor. İyi eğlenceler.

17.Gün Pazartesi: İngilizce eğitiminiz tam hız devam ediyor. Öğle yemeğini aldıktan sonra Londra’nın ikinci bilim şölenine hazır olun. Science Museum’a vardığımızda bu müzede göreceklerinizi unutamayacaksınız. 18. Yüzyıla ait dev buhar makinelerinden, uzay teknolojilerine, ilk bilgisayarlardan uçuş galerisine kadar pek çok eseri burada inceleme şansına sahip olacağız. Optik galerisinde başlayan inceleme turumuz, elektron mikroskobu, hologramlar ve deniz fenerlerinde kullanılan örnekleri ile devam ediyor. Arada, Londra Capital Radio’nun canlı yayın stüdyosunda multimedya uygulamalarına ya da müzedeki simülatör sürüşüne katılabilirsiniz. Uçuş galerisinde ilk uçuştan günümüz jet teknolojisine kronolojik bir yolculuk yaptıktan sonra denizcilik endüstrisine göz atıyoruz. Gemi maketleri, yakıt enerjisinin geleceği, matematik galerisi, bilgisayar teknolojisinin geçmiş ve geleceği, taşımacılık sektöründeki yenilikler, günümüz telekomünikasyon teknolojisi, tarım, meteoroloji, maddelerin atomik yapılarının incelenmesi, enerji ve uzay galerisi Science Museum’da sizlere tek tek tanıtacağımız ve bilgilendireceğimiz önemli galerilerin başında yer alıyor. Müze satış mağazası, hayatınızda belki de ilk kez karşılaşacağınız birbirinden ilginç ürünlerin satıldığı Londra’nın en ilgi çekici mağazasıdır. Science Museum, gündelik hayata bir de bilim gözüyle bakmanızı sağlayacak bizce dünyanın en önemli ve özel müzelerinden bir tanesidir. Müzede yorulacaksınız bu nedenle akşam yemeğimiz için evlerimize dönüyoruz.

18.Gün Salı: İngilizce derslerimiz bugün de kesintisiz devam ediyor. Öğle yemeğimizi aldıktan sonra içi ünlülerle dolu bir ünlü müzesine sizi götürüyoruz. O müze Madame Tussauds’ mumyalar müzesi. Burada kimler yok ki. İşte size belleklerinizdeki tüm “müze” tabularınızı yıkacak çok eğlenceli bir mekan. Sinema, spor, müzik, politika, bilim dünyasında her devirde adından söz ettiren, adını tarihe yazdıran kişilerin son derece başarılı şekilde yapılmış balmumu heykellerini görünce şaşkınlığınızı gizleyemeyeceksiniz. Ulu Önder Atatürk’ün heykeli de bu müzede bulunmaktadır. İlk 2 çalışma başarısız olduğu için Türkiye’nin de girişimleri ile bir üçüncüsü yapıldı. 1761-1850 yılları arasında giyotinle kesilen kafalardan kalıplar alarak başladığı bu mesleki girişimi, oğullarının ve sonra torunlarının desteği ile günümüzde dünyanın en büyük metropollerinde birer şubesi bulunan birer müze haline getirmeyi başarmıştır.

Taksilerle Londra tarihinde yapacağınız kronolojik seyahat ilginizi çekecek. Korku sınırlarınızı zorlamaya hazır mısınız? Çeşitli işkence aletlerini gördükten ve karanlık galerileri geçtikten sonra Chamber Live’da hayalet gibi süzülen birinin elini omzunuzda hissettiğinizde ne yapacaksınız merak ediyoruz. Üstelik ortam kapkaranlık ve fonda mistik sesler varken. Bu deneyimi mutlaka yaşamalısınız. Madame Tussauds’dan sonra rotamızı bizce Londra’nın en güzel peyzajına sahip Regent’s Park’a çeviriyoruz. Parktaki göller, çimler, çiçekler ve nefis pasta çeşitleri ile kafe her dönemde öğrencilerimizin ilgisini çekmektedir. Akşam yemeğimizi almak için buradan evlerimize hareket ediyoruz.

19.Gün Çarşamba: İngilizce dersimiz ve öğle yemeğinden sonra bugün sizleri dünyanın en büyük sanat galerilerinden biri olan The National Gallery’e götürüyoruz. Trafalgar Meydanının hemen arkasında yer alan bu olağanüstü müzede paha biçilmez sanat eserleriyle karşılaşacaksınız. Toplu halde gezemediğimiz bu müzede eserleri yakından ve rahatça incelemeniz için sizleri mini gruplara böleceğiz. Müzedeki eserlerin çoğu 15 ve 19. yüzyıl arasındaki dönemlere aittir. Bellini, Avercamp, Leonardo da Vinci, Poussin, Michelangelo, Van Eyck, De Hoogh, Hobbema vermeer, Van Dyck, Rubens, Picasso, Van Gogh, Goya, Constable, Turner gibi dünya çapında üne sahip ressamların eserleri bu müzede sergilenmektedir. Burası sanatseverler için adeta bir mabettir ve kesinlikle görülmesi gerekir. Binanın önünde 2.James’in ve George Washington’un heykelleri bulunmaktadır. Çok beğendiğiniz ve incelemeye aldığınız bir eserle ilgili sizde hayranlık uyandıran noktaları betimleyen bir kompozisyon yazmanızı sizden istiyoruz. Bu yazmış olduğunuz kompozisyonları grup liderlerimiz toplayacak ve “proof reading” dediğimiz bir çalışmayı dil okulu öğretmenlerimiz sizler için yapacak. National Gallery’den sonra sizleri önce Leicester Square’e, ardından Piccadilly Circus’a götürüp serbest bırakacağız. Bugün de yorucu bir gün olacak o nedenle evlerimize hareket ediyoruz.

20.Gün Perşembe: İngilizce dersimiz ve öğle yemeğinden sonra bu kez rotamızı Londra’nın hatta İngiltere’nin en ünlü caddelerinden biri olan Oxford Caddesi üzerinde bulunan Nike Town’a çeviriyoruz. Nike’ın en farklı, gözde ve kişiye özel spor ürünlerinin sergilendiği bu mağaza her yıl öğrencilerimiz tarafından tıpkı New York 57. Caddedeki şubesi gibi ilgi görüyor. Oxford Caddesinden sonra tüm günümüzü ayıracağımız, öğrencilerimizin çok sevdiği Kingston upon Thames bizi bekliyor.

Güney batı Londra’nın en elit semtlerinden biri olan Kingston’da, Thames Nehri boyunca sıralanan elit barlar, kafeler ve parklar hayran kalacağınız güzellikte çevre düzeni ile ziyaretçilerini ağırlar. Kingston çarşısı aynı zamanda birçok markanın outlet satış mağazalarının bulunduğu en ucuz alışveriş olanağını sunar. İkinci el CD, kitap, PC, PSP oyunları ve DVD’lerin yarı fiyatına satıldığı dükkânlar, ünlü çok katlı mağazası Bentall Hall, kapalı çarşının İngiliz konsepti çerçevesinde ziyaret edeceğiniz yüzlerce dükkan, her kesin her kesimin ilgisini çeken yüzlerce hobi seçeneği hepsi burada bu semtte. Evlerimize yakın olan bu semtten akşam yemeğimizi almak için evlerimize geri dönüyoruz.

21.Gün Cuma: TGIF ! İngilizce kursumuzda 3 haftayı geride bıraktık. 3 haftalık kurs programına katılan diğer öğrenciler Türkiye’ye geri dönerken öğrencilerimiz İngilizce eğitim programlarına devam ediyor. Bugün listemizde Londra’nın önemli resmi merkezleri var. Thames South Bank üzerinden önce sizi Namco’nun kapalı eğlence merkezine götürüyoruz. Elektronik oyunları ve fiziksel becerilerinizi sergileyeceğiniz atraksiyonların yanında bowling oynayabileceğiniz özellikle yağmurlu günlerde sığınak görevi gören bu merkezde öğrencilerimiz eğlencenin doruğuna ulaşacak.

Namco’dan sonra Houses of Parliament ve Big Ben önünde her yıl olduğu gibi grup fotoğrafı alıyoruz. Parlamento ve İngiliz yönetim sistemi hakkında genel bir bilgi verdikten sonra Westminster Köprüsünü yürüyerek geçiyor ve Londra’nın hatta İngiltere’nin sembolü Big Ben’e (saat kulesi) ulaşıyoruz. 1997 yılında hayata gözlerini yuman Prenses Diana’nın cenaze töreninin yapıldığı Westminster Cathedral’in bahçesinde genel teolojik bilgileri öğrencilerimizle paylaştıktan sonra son yıllardaki başarıları ile adlarından sıkça söz ettiren İngiliz polis teşkilatının binası Scotland Yard’a ulaşıyor ve buradan evlerimize doğru yola koyuluyoruz.

22.Gün Cumartesi: Günaydın. Öğle yemeğinin akabinde bugün sizleri dünyanın en ünlü üniversitelerinden birine ev sahipliği yapan Oxford’a götürüyoruz. Oxford’a ulaştığımızda, sizi muhteşem tarihi binalar karşılayacak. Londra’daki gibi burada da sanat, kültür ve elbette eğitim ile içi içe yoğrulmuştur. Oxford Müzesi, şehir ve üniversiteleri hakkında bize bilgi verecek önemli bir müzedir. Bu nedenle ziyaretimize bu müzeden başlıyoruz. Doğal güzellikleri ve sakin yaşam stili ile de pek çok öğrencinin ilgisini çeken şehrin bu güzelliklerini yakından izlemek için nehir kenarına ulaşıyor ve çimlerinde bir süre dinleniyoruz. Bu noktada arzu eden öğrencilerimiz tıpkı Hyde Park’ta yaptıkları gibi burada da sandal kiralayabilirler.

Öğle Yemeği Önerimiz: Uluslararası fast food restoran zincirinin başında gelen Kentucky Fried Chicken İngiltere’de de çok yaygın. Oxford’da bulunan restoranında özellikle İngilizlerin geleneksel mezesi diyebileceğimiz ketçaplı sıcak fasülyeyi (baked beans) tavuk çeşitleri ile denemenizi öneriyoruz.

Oxford’u Oxford yapan Üniversite bünyesinde yer alan Hertford, Exeter, Lincoln, Pembroke, St John’s, Trinity gibi akademik çevrelerce saygın bir kariyere sahip birçok kolej bulunmaktadır. Bu kolejlerin eğitim ve yaşam stillerini yakından izleyebilmek ve inceleyebilmek için grup sayımıza göre bize önerilecek kolejden bir tanesini ziyaret edeceğiz. Bu kolejlerden bir tanesi Harry Potter filminin çekildiği Christ Church College’dir. Filmde izlediğiniz büyük salon bu üniversitenin salonudur. Oxford’daki ziyaretimiz sırasında yurtdışı eğitim direktörümüz sizlere Türk ve İngiliz eğitim sistemindeki önemli noktaları aktaracak, Tıpkı ABD’nin Boston kentinde bulunan Harvard Üniversitesi’nde yaptığımız gibi, İngiltere’de bir üniversitenin yüksek öğretim programına katılabilmek için hangi koşulların gerektiği konusunda sizlere detaylı bir brifing vereceğiz. Bu bilgiler sizler için çok önemli. Akşam yemeğimizi Oxford’da aldıktan sonra dönüş için Londra’ya hareket ediyoruz.

23. Gün Pazar: Pazar ve Camden Town. İşte Londra’nın muhteşem ikilisi. Eğer rock, pop, heavy metal müziği tutkunuysanız bu müzik tarzlarının aksesuarlarını ve antika eşyaları seviyorsanız Camden Town tam sizin mekanınızdır. Burası Londra’nın en ilginç semtlerinden biridir. Uçuk ve kaçık kıvamında aklınıza ne gelirse her şey burada bulunur. Ucuz pazarından alacağınız hediyelik eşyalar, işporta tezgahları ve 80’li yılların moda giyimlerini yansıtan her şey burada Camden Town’da. Eğer taze hindistan cevizi hiç yemediyseniz burada tatmanızı tavsiye ederiz.

Öğle Yemeği Önerimiz: Kronik Türk yemeklerini özleme noktasına ulaşacağınız için buradaki Türk kardeşlerimizin hazırladığı yöresel yemeklerden alabilirsiniz. Bunun dışında uzakdoğu, Afrika, Güney Amerika mutfaklarının en iyi örneklerini de burada deneyebilirsiniz.

Canınız taze meyve çekerse, buradan çok ucuza alabilirsiniz. Bunun dışında ilginç giyim eşyaları ve çeşitli model ve renkte değişik ayakkabılar arıyorsanız Camden Town’ı kesinlikle kaçırmamanızı öneririz. Burada gördüğünüz bir modeli dünyanın başka bir yerinde bulabileceğinizi sanmıyoruz. Bu nedenle Camden Town her zaman orijinaldir ve yıllardır orijinal olarak kalmayı başarabilmiş deli dolu bir semttir.

24. Gün Pazartesi: Dolu dolu bir haftasonu geçirdikten sonra son haftamıza giriyoruz. İngilizce derslerinde tam motivasyon yakalayan öğrencilerimizin İngilizce dersleri dil okullarında tüm hızıyla devam ediyor. Bizim öğleden sonraki programlarımız da paralelinde devam ediyor. Bugün son haftamız olduğu için gençlerimizin özellikle yakın ilgi gösterdikleri Apple Center’da kendilerine 1 saat serbest zaman veriyoruz. Apple ürünleri ile ilgilenmeyen öğrencilerimiz ise Covent Garden’da serbestçe dolaşabilirler. Ardından yürüyerek öğrencilerimizin büyük ilgi gösterdiği Leicester Square ile Piccadilly Circus arasında bulunan Hollywood’un ünlü yıldızlarından Arnold Schwarzenegger, Bruce Willis ve Slyvester Stallone’un ortaklaşa açtıkları ancak daha sonra bu ortaklıklarının bozulduğu, günümüzde de varlığını sürdüren Planet Hollywood restoranına uğruyoruz. Burada serbest zaman verdiğimiz öğrencilerimiz Trocadero veya Piccadilly Circus’ta ya da Leicester Square Park’ta hoşça zaman geçirebilirler. Akşam yemeğimiz her zamanki gibi evlerimizde.

25. Gün Salı: İngilizce derslerimize katıldıktan ve öğle yemeğimizi aldıktan sonra Londra’nın atardamarı olarak kabul edilen Oxford Street’e uğruyoruz. Eğer New York – Broadway’i görmediyseniz, bu cadde eminiz ki hayatınızda gördüğünüz en hareketli ve en canlı caddedir. Bu cadde alışverişseverler için vazgeçilmez bir mekandır. Bir anda kalabalık içinde kalabilir, arzu ettiğiniz mağazaya girme savaşı içinde kendinizi bulabilirsiniz.

Tarihi çift katlı otobüsleri, geleneksel siyah taksileri, dil okulları, Marks & Spencer, C&A, Selfridges, Byrite, Boots, Woolworth, Littlewood, Olympus, John Lewis, Mark One gibi modern alışveriş mağazaları, HMV, Virgin, Our Price gibi dev video-müzik mağazaları, dev kitap ve kırtasiye mağazaları, meyve satan sokak içi marketleri, pizza büfeleri, elektronik eşya mağazaları, bilgisayar marketleri, bilgisayar oyun mağazaları, eğlence klüpleri, tiyatroları, ünlü restoranları ve sinemaları ile halkın, özellikle de turistlerin yoğun olduğu bir caddedir.

Atıştırma Tavsiyesi: Caddede küçük paketlerin içinde satılan taze şekerle kavrulmuş sıcak karamelize fıstığı özellikle tatmanızı tavsiye ediyoruz.

Oxford caddesi sizi kendisine bağlayacak pek çok atraksiyonu bünyesinde barındırır. Abartmıyoruz, 1 değil bir kaç gününüzü Londra’da sadece bu caddeye ayırmalısınız. Ancak o zaman tam anlamıyla “gördüm” ya da “bulundum” diyebilirsiniz. Yoksa sadece 1 kare fotografını çekmek değildir Oxford Caddesinde bulunmak..

26. Gün Çarşamba: Bugün İngilizce dersimiz ve öğle yemeğimizden sonra öğrencilerimizin kendini kaybedecekleri İngiltere’nin adına ve şanına yakışır, Amerika’daki örnekleri ile ciddi anlamda yarışır bir alışveriş merkezine sizleri götüreceğiz.

AVM ile ilgili tüm görüşlerinizi değiştirecek çok fazla seçeneğin olduğu ama fiyat konusunda “clearance” ürünlerin dışında çok da fazla bir avantajın bulunmadığı 150.000 metrekarelik ki bu 30 (yazı ile otuz) futbol sahası büyüklüğü demektir, böylesine büyük bir alışveriş şehrini bugün sizlere tanıtacağız. Evet, West Field London’dan bahsediyoruz. Burada alışveriş yapmasanız bile, içindeki restoran kafeler, ziyaretçilerinin serbestçe ürünleri test edebildiği dünyaca ünlü elektronik mağazaları, dünya markaları ve zamana bağlı kampanyaları, yaşam alanları, spor salonları, sinema salonları, eğlence birimlerinin bulunduğu alanları keşfedeceğiniz devasa bir komplekstir. Alışverişi bir kenara bırakın dolaşmaya dahi çıksanız iddia ediyoruz bir tam gününüz sizlere yetmeyecektir. Aklınızın ve kalbinizin kesinlikle kalacağı bu merkezden ayrılıyor ve akşam evlerimize dağılıyoruz.

27. Gün Perşembe: Bugün İngilizce dersinden ve öğle yemeğimizden sonra sizleri bir döneme damgasını vuran, genç yaşta hayata gözlerini yuman Prens Charles ile ayrıldıktan sonra yaşamına yalnız devam eden Prenses Diana’nın Kensington Sarayına sizleri götüreceğiz. Ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala ziyaretçilerinin parmaklılarının ardından özel notlar, oyuncaklar, mumlar bıraktığı, bahçesinde ona yazılmış şiir ve şarkı sözlerinin, sevgi dolu mesajları barındıran kağıtların bulunduğunu göreceksiniz. Bu sarayda, bir toplumun sevgisini nasıl anlattığına, aktardığına şahit olacaksınız.

Neden Prenses Diana’ya kalplerin prensesi lakabını verdiklerini anlayacaksınız. İngiltere’deki her saray gibi Kensington Sarayının da elbet bir köklü geçmişi bulunuyor ancak Prenses Diana’nın varlığı bu sarayı daha da anlamlı kılıyor. Yeni jenerasyon İngiliz hatta dünya tarihini yakından ilgilendiren konulardan yaşları gereği kopmuş olabiliyor ancak, bizim amacımız yerinde ziyaretlerle yakın geçmişe damgasını vuran kişileri tanıtmak ve gençlerimizi bu tür toplumsal olaylar hakkında bilgilendirmek ve kültürlerini zenginleştirmek. Bu sebeple Kensington Sarayı ziyaret listemizde yer alıyor.

Atıştırma Tavsiyesi: New York ve Londra’nın tamamen organik ürünler satan perakende devi Whole Foods’un Kensington’da bir şubesi var. İddia ediyoruz hayatınızda bu kadar çok yiyeceği bir arada görmediniz. Sizi cezbeden yiyeceklerden mutlaka bir tane satın alın. Buraya 45 dk zaman ayıracağız.

Whole Food’tan ayrıldıktan sonra metro ile evlerimize dönüyor ve günümüzü noktalıyoruz.

28. Gün Cuma: 4 haftalık İngilizce maratonumuzun sonuna geldik. Sıra 4 haftalık eğitimin sonunda sıra tüm yaşamınız boyunca gururla saklayacağımız sertifikalara geldi. Son İngilizce dersinizdeyiz. Artık İngiliz öğretmenlerinizden ve sınıfta 4 hafta süre ile yakın dostluk kurduğunuz yabancı arkadaşlarınızdan ayrılma zamanı. Bundan sonra e-maille iletişim kuracağınız, belki de kendi ülkenize evinize davet edeceğiniz pek çok dostunuz olacak. Büyük olasılıkla siz de onlardan davet alacaksınız.

Londra merkezde alacağımız son öğle yemeğinden sonra, bu program süresince çok beğendiğiniz ve tekrar gitmek isteyeceğiniz yerler konusunda sizleri serbest bırakıyoruz. Bu bir semt, müze, galeri ya da bir eğlence merkezi olabilir. Seçim tamamen sizin. Serbest zamandan sonra akşam yemeğinde bir araya geliyor ve yemekten sonra ertesi gün yapacağımız uçuşla ilgili sizlere önemli bilgiler veriyoruz. Bu akşam bir veda partimiz var. Bu veda partisinde İngilizce eğitim sertifikalarınızı sizlere dağıtıyoruz. Bu bizim, başkent Londra’daki son gecemiz.

29.Gün Cumartesi: Deren Koray kalitesi, Deren Koray farkı ve yarım asırlık Deren Koray deneyimi ile çok özel geçen bir ay. Hem bu özel programımızı yaşam boyu unutmamanız, hem de yukarıda sunmuş olduğumuz programımızın tüm ayrıntılarını kanıtlamak için bu yıl düzenlediğimiz Londra ve New York yaz okulu programlarımızın her ikisini de baştan sona Facebook (http://www.facebook.com/YazOkullari) ve Twitter (http://www.twitter.com/YazOkullari) aracılığı ile velilerinize ve arkadaşlarınıza günü gününe duyuruyor, sizler için bir dijital arşiv oluşturuyoruz.

Deren Koray video geleneğini, bu yıl sosyal medya üzerinden sürdürüyoruz. Yurdumuzdan ve İngiliz ailelerimizden vedalaştıktan sonra grubumuza özel otobüsle havalimanına hareket ediyoruz. Havalimanında tek tek check/in işlemlerini bitirdikten sonra uçağımızda yerimizi alıyor ve ülkemize geri dönüyoruz.

İşte ayrılık ve kavuşma zamanı: Bir yanda bir ay süreyle gurbette her şeyinizi paylaştığınız arkadaşlarınızdan ve gruptan ayrılma hüznü, diğer yanda bir ay uzak kaldığınız ailelerinize, sevdiklerinize kavuşma sevinci. Ve elbette unutulmayacak pek çok güzel anıyı belleklerinde ömür boyu yaşatacak Avrupa’nın başkentinde yetişmiş geleceğin bireyleri. Artık, hepsi birer dünya vatandaşı. Onlar çok şanslı, çünkü hepsi Deren Koray’lı.